7 GÜN - 150 KM - 175000 ADIM - HAZIR MISINIZ ? Çok uzun demek yok :))
Roma'ya kaç kere giderseniz gidin bir daha gitmek için her zaman bir sebebiniz olur. Biz, eşim ve oğlumla 10 sene önce bir tur gezisi ile gittik ve sadece 2 gün kalabilmiştik. O gün bugün aklımda hep sadece Roma için İtalya'ya gitmek vardı. Bir şehrin caddelerini telaşsız arşınlamadığım, bir kafesinde rahat rahat etrafı seyrederek kahvemi yudumlamadığım sürece, o şehrin özüne varmış hissetmiyorum kendimi... Ama gittiğim zaman anladım ki Roma’nın sokaklarını telaşsız arşınlamak imkansızmış. Çok kalabalık, Nisan ayında dahi çok kalabalık. Sanırım daha kış sezonunu seçmek lazım rahat rahat dolaşabilmek için.
ROMA'YA NASIL GİDİLİR
Binbir türlü gidilir. Bu sıralar özellikle gençler arasında çok moda bir yolu denemek istedik. Sofya'dan çok ucuza Avrupa'ya uçak biletleri var; Rynair ile Sofya'dan Roma'ya gidiş dönüş iki kişi 188 EUR'ya bilet aldık. Eğer özellikle bayram tatiline getirmek istemeseydik tek yön 19,00 EUR‘ ya da bilet vardı farklı tarihlerde. İstanbul'dan Sofya'ya tren yolu ile gitmek istedik ama fiyatlara bakınca tek yön kişi başı 35 EUR olduğunu görünce vazgeçtik. Çünkü uçak biletlerine bir de bu fiyatları ekler isek bir anlamı kalmayacaktı. Ayrıca tren saatleri ile uçak saatlerimiz gidiş uysa, dönüş uymuyor, dönüş uysa gidiş uymuyordu. Bir de Rynair ile bazı sarkmalar yaşayabilirdik ve treni kaçılabilirdik. Sonuç olarak arabamız ile Sofya'ya gitme kararı aldık. Giderken Filibe'ye uğradık, oldukça keyifli bir şehir, uğramanızı tavsiye ederim.
Vakit zengini olsaydık eğer Sofya’ya Bayrampaşa Otogar’dan otobüs ile yolculuk yapar, uçak saatine göre otobüs saatimizi ayarlar ve yolculuğumuzu tahmini bir kişi 100,00 EUR gidiş dönüş mal edebilirdik. İlgililere duyurulur.
NEREDE KALINIR
Biz Piazza Novana meydanına çok yakın bir konum seçmek istedik. Cancelleria Apartment'da bir ufak daire kiraladık, booking.com aracılığı ile. Gecesi 120 EUR'ya. Konumuna göre çok iyi bir fiyat olmasının sebebi Aralık ayının başında yani neredeyse beş ay öncesinden yeri kiralamış olmamız. Gidişimize 20 gün kala sırf meraktan Piazza Novana yakınlarında aynı tarihler için yer baktım, en iyi fiyat gecesi 250 EUR'dan başlıyordu... Erken rezervasyonu kesinlikle öneriyorum. Ama daha iyi yerler seçebilirsiniz, vasat bir yerdi.
Lokasyonu iyi seçmişiz. Günde 25.000 adım attık ortalama. Mutlaka gün içerisinde bir iki saat ya yemek öncesi ya öğlen siestası diyelim, aparta gelip bir iki saat dinlendik.
NEREDE YENİR
Tüm meşhur olmuş, tavsiye edilmiş yerlerin önüne gittiğimiz zaman uzun uzun kuyruklar gördük. Kendi yerimizi kendimiz keşfetme kararı aldık. Size hoşumuza giden yerleri tek tek yazıyorum. Yazmadıklarım vasat bulduklarımdır. Her yerde ayak üzeri yiyebileceğiniz çok daha uygun fiyatlara sokak lezzetleri oldukça çoğunlukta ve tavsiye de ederim. Biz hatta bir öğünü yine sandviç yapıp, yanımıza alarak geçirdik.
Bu arada eğer oturmazsanız fiyat çok daha uygun oluyor. İtalyanlar özellikle kruvasan ve kahveleri ile ayaküstü kahvaltı ediyorlar.
Fico
Bizim Fikret Abi, Fiko’nun yeri :) Şaka şaka...
Brusschetta’sına bayıldık, gerçek bir İtalyan brusschetta.. Biliyor musunuz İtalya’da bile gerçeğini bulmak zor.
Bir ikincisi kızarmış kabak çiçeği dolması ama içerisinde mozeralla var, muhteşem…
Pizzası çok lezzetliydi. işin özü en çok parasıyla orantılı olarak burayı beğendik ve bir kere daha yemek yemeye geldik.
Rosati, 1922’den beri
Piazza del Popolo Meydanında, hemen ikiz kiliselerin sağındaki mekan. Tam meydanda olduğu için yorgunluktan oturduk. Pahalı bir mekan. Bir de Ayhan Sicimoğlu’nun önerdiği Don Bolognesia’ya gidelim dedik ama pazartesi günü kapalıymış. Hemen Rosati’nin yanı, ona da başka bir gün gittik. Aşağıda bahsettim.
Rosati’den Wi-Fi yok baştan söyleyeyim.
Ama yemekler lezzetli ve otururken Popolo meydanını izlemek ve keyfini çıkarmakta oldukça hoş oldu, özellikle Villa Borghese’yi gezip yaklaşık 5 saatlik bir yürüyüşten sonra hakkettik.
Cybo
Piazza Novana meydanı civarlarında, ara sokakların birinde güzel bir mekan. Yemeklerde güzel ama ambians ve lezzete göre biraz pahalı geldi. Buffolo mozeralla kesinlikle her yerde tavsiye ediyorum, kestiğiniz anda içinden süt çıkıyor, bu restaurantınki de lezzetli idi.
Dal Bolognase
Burayı Ayhan Sicimoğlu abimiz önermişti. Piazza del Popolo meydanında, yukarıda yazdığım gibi kapılı idi. İki gün sonra gittiğimizde yemeklerini yedik ve çok beğendik. Biraz tuzlu olduğu doğrudur. Ama ambiansı, yemekleri muhteşemdi. Kesinlikle öneririm. Deniz mahsülü ürünlerle karışık ev yapımı spagetti oldukça lezzetli idi…
Pompi
Buranın da önünde kuyruk var ama çabuk bitiyor. Tiramisusu ile meşhur. İspanyol merdivenlerine çok yakın bir konumda… Size ayaküstü yiyeceğiniz şekilde servis ediliyor, oturacak yeri yok zaten.
Daercole, Agri Romana (PEYNİRCİ)
Eğer evinize İtalyan peyniri götürmek istiyor iseniz buraya uğrayın derim.
Adres: Via della Cuccagna, 19
Yaşlı ama gençlere taş çıkartacak bir amcamız ile oğlu işletiyor. Valla amca da oğlu da yakışıklı, bekarlara duyurulur :)
Hiç üşenmeden tüm peynir çeşitlerinden tattırdı, aldığımız peynirlerin üzerine tek tek isimlerini yazdırttı. Yanımıza buffalo mozeralla almak istedik ama sıvı içinde kalması gerektiğinden dolayı, havaalanında geçirmezler diye alamadık. Amcam bize bir buffalo mozeralla kesti, üstüne pastırma, onun üzerine bir zeytinyağı döktü, muhteşemdi. Bir hafta Roma’da gezdik, yedik içtik, inanın yediğim en lezzetli salata idi…
İşte buffalo mozzeralla peynir nasıl yenir videosu :)
NE KADAR HARCADIM
Uçak için 188 EUR
Otel 840 EUR
Yemek-içmek 910 EUR
Bulgaristan’a gidiş-geliş yakıt 113 EUR
İki kişi için 2051 EUR
KÜÇÜK ÖNERİLER
İnternetsiz gelmeyin, mutlaka Türkiye’deyken yurtdışı çıkış için olan kampanyalardan alın, çünkü yolu bulurken ve burası neresiydi derken çok lazım oluyor. Sokaklarda kaybolmak güzel ama bir de yolu bulma kısmı var.
Naçizane tavsiyem Pantheon, Piazza Novana gibi ortalarda biryerlerde kalacağınız yeri ayarlayın.
Görmek istediğiniz müzelerin, ören yerlerinin biletlerini mutlaka en az bir ay öncesinden internetten alın. Ve mümkünse kendi sitelerinden alın. Kendi sitelerinden almaz iseniz meeting point’lerden biletlerinizi almak gerekiyor, kaçırmayın, bazen meeting pointler gideceğiniz yere bir iki km uzak olabiliyor, dikkat ediniz…
Bir iki gün sabah 7:00’de kalkıp şehri gezmenizi öneririm. Ben üç sabah 7:00’de kalktım. Pantheon, Piazza Novana, Aşk Çeşmesi, sokakları fotoğrafladım, kruvasan ve cappuccino eşliğinde sessiz ve sakin bir kahvaltı keyfini çıkardım.
HADİ GEZELİM
Birbirine yakın bölgeleri gün gün gezmeye çalıştık. Roma'yı altı güne böldük ve bol bol gezdik. İşte size gün gün gezdiğimiz yerler:
1.GÜN
İlk gün kendimize Pantheon’dan başlayıp Piazza Novana’da biten bir rota çizdik. Yaklaşık 6 saatlik bir rota idi ama mola vererek rahat rahat dolaştık.
PANTHEON (Tüm Tanrıların Tapınağı)
Pantheon eminim ki benim gibi herkesi büyülüyordur. O devasa kubbesi, dünyanın en büyük takviyesiz beton kubbesi olmayı sürdürüyor. Pantheon’un adı Yunanca tüm tanrıların tapınağı (pan theios) kelimesinden geliyor. Pantheon’un yapımına M.S 117 yılında başlanmış olup geçirdiği yangınlar sonucu son halini MS.609 yılında almış ve Bakire Meryem kilisesi olarak da kutsanmıştır.
Bütün Roma kiliselerinde olduğu gibi Pantheon’da da şapel (mezarlık) vardır. 19.yy kraliçesi Marguerite (pizzaya adını veren) ve eşi Kral I.Umberto, birleşik krallığın ilk kralı II.Vittorio Emanuele’nin de şapelleri burada yer almaktadır.
Kubbesinin çapı 43 metredir. Tavanında oculus (göz) adı verilen bir açıklık vardır. Burdan yağmur girmediğine dair bir inanış olsa da doğru değildir. Bizzat girdiğini gördük çünkü :)
Kubbenin betondan yapılması ise o günün teknolojisiyle bir soru işaretidir.
SAN LUIGI DEI FRANCESI KİLİSESİ
Bir Roma Katolik kilisedir. Kilise Meryem Ana’ya, Areokpagite St.Denis’e ve Fransa Kralı St.Louis IX.’a adanmıştır.
Bu kiliseye tek bir nedenle mutlaka gitmeniz lazım, o da Caravaggio’nun üç tablosuna ev sahipliği yapıyor. Kafanız karışmasın, ana mihrabın hemen solunda Contarelli Şapelinde “The Calling of St.Matthew”, “The Evangelist Writes The Gospel” ve “The Martyrdom of St.Matthew” tabloları yer alıyor. Muhteşem, dakikalarca bakakalıyorsunuz.
PIEZZA VENEZIA
Ne diyeyim nereye giderseniz gidin yolunuz Piazza Venezia’dan geçiyor. Vittorio Emanuele Anıtı, gözalıcı bu yapı süslü beyaz mermerden oluşuyor, Monumento a Vitoria Emanuele II’nin evidir. 1885 yılında , İtalya’nın Kral II.Victor Emanuel’in yönetimi altında birleşimini kutlamak için başlanmış ama bitmesi beş yüzyıl sürmüştür.
Aşağıdaki resimde bu yapıyı görüyorsunuz. Sarı renkli bina, bayraklar asılı balkonda, vakti zamanında Mussolini ve Hit'ler halkı selamlamış ve konuşma yapmışlardır.
PIAZZA DEL CAMPIDOGLIO
Vittorio Emanuele Anıtı’nın merdivenlerinden çıkınca Piazza Del Campidoglio’ya ulaşıyorsunuz. İmparator V.Karl 1536 yılında Roma’yı ziyaret edeceğini bildirdiğinde Papa III.Paulus Farnese, Michelangelo’dan Capitolino’yu yeniden düzenlemesini istemiştir. Michelangelo meydanı yeniden tasarladı, ön cepheleri yeniledi ve Cordonata’yı,yani merdivenleri inşa etti. Geometrik zemin süslemesi de Michelangelo’nun eseridir.
Meydanın iki yanında, heykel ve resim koleksiyonuyla Capitolino Müzeleri olarak hizmet veren Palazzo Nuovo ve Palazzo dei Conservatori yer alır. Capitolino Müzesi muhteşem, sakın atlamayın.
Müzenin arkasından dolaşarak muhteşem Forum manzarasını seyretmek için Tarpeianus Kayası’na kadar yürümenizi tavsiye ederim. İşte Forum manzarası:
II.GESU
Roma’nın ilk cizvit kilisesi 1584 yılında kutsanmıştır. Girdiğiniz anda büyüsüne kapılıyorsunuz. Yüksek tavanınında Gian Lorenzo Bernini’nin öğrencisi olan Baciccia tarafından resmedilmiş freskleri görebilirsiniz.
LARGO DI TORRE ARGENTINA
İtalyan arkeolog Antonio Monterroso ve ekibi MÖ.44 yılında Jül Sezar’ın “Sen de mi Brütüs” diye haykırarak öldürüldüğü mekanın tam da burası olduğunu kanıtlamış bulunmaktadır.
Sütunlarının belirgin olduğu bu kalıntılara o gözle bakınca bir başka oluyor.
CAMPO DE‘FIORI
Çeşit çeşit meyve, sebze ve kıyafetlerin satıldığı pazar yeri. Akşamları ise genç insanları buluşma ve eğlence yeri. Meydanın ortasında, Roma Engizisyon Döneminde, 1600 yılında yakılan filozof Giordano Bruno’nun bronz heykeli bulunmaktadır.
PIAZZA NAVONA
Piazza Navona İtalya’nın en büyük meydanlarından biridir. MS.1. yüzyılda inşa edilen Domitianus Stadyumu’nun bulunduğu yere inşa edilmiştir.Antik Roma döneminde, meydana oyunlar izlemek için gidilirmiş.
Dört Nehir Çeşmesi (Fontana dei Quattro Fiumi), 1651 yılında, Pamphili ailesi sponsorluğu ile Bernini’ye yaptırılmıştır. Bu ihtişamlı çeşmenin yapımı sırasında halk biz çeşme değil ekmek istiyoruz diyerek protesto etmişler ve hatta Dikilitaşın yapımı sırasında kullanılan blok taşlara küfürler yazmışlar. Pek tabii ki bir sürü tutuklamalar olmuş. Efendim Vikipedia bu çeşme için der ki :
Çeşmenin tabanı, ortasından dört nehir tanrısını desteklemek için traverten kayaların yükseldiği bir havuzdur ve bunların üzerinde, üzerinde zeytin dalı olan bir güvercinin Pamphili aile ambleminin bulunduğu bir Mısır dikilitaşının bir kopyası vardır. Toplu olarak, papalık otoritesinin yayıldığı dört kıtadaki dört büyük nehri temsil ederler : Afrika'yı temsil eden Nil , Avrupa'yı temsil eden Tuna , Asya'yı temsil eden Ganj ve Amerika'yı temsil eden Río de la Plata .
Dört yanı kafe ve restaurantlarla dolu olan bu meydanda takılmak yerine ara sokaklarına dalın, hemen arka sokaklarında çok hoş sokaklar ve kafe, bar ve yemek yerleri var. Bazılarını nerede yenir içilir kısmında yazdım.
2.GÜN
ROMAN FORUM ve PALATİNO
En çok bugün yorulduk. Ayaklarımıza kara sular indi… Kendimizi öğlen sıcağında çimlerin üzerine attık, biraz kestirdik. Forum Romana için önden bilet almadıysanız, kapısından bile online bilet almanız gerekiyor. Bunu unutmayın ve onların gösterdiği kendi sitelerinden bilet almayı ben beceremedim. Gittim Get your gide sitesinden aldım. Bileti almak için birbuçuk km yürüdük ve yeniden geri döndük. Tekrar tekrar yazıyorum unutmayın mutlaka farklı bir siteden bilet alacaksanız oraya gitmeden önce Meeting point e gidin ve biletinizi alın.
Cumhuriyetin ilk zamanlarında Roma Forum’un bulunduğu yerlerde meyve tezgahları, genelevler, tapınaklar ve Senato içiçe karışık bir yermiş. MÖ.2.yüzyılda bu kargaşaya bir son vermek istemişler ve iş merkezleri, mahkeme salonları ve daha çok tapınaklar yapmışlar.
Forum, imparatorluk boyunca şehrin tören merkezi olarak kalmış.
Forumu gezmeden önce mutlaka Capitolino Tepesi’nden meydanın tamamına bakın, böylece Kutsal Yol’un rotasını da rahatlıkla görebilirsiniz.
Önemli yerleri, karşınıza çıkacak olan ilk yapı Basalica Aemilia’dır. Bu salon borç para verenler, iş adamları ve vergi toplayıcıları için bir buluşma yeri imiş. Gerçi bugün tek göreceğiniz sütun kaideleriyle çevrili pastel renkli mermer zeminden başka birşey kalmamışsa da, zeminde. 5.yy izigotların Roma işgali sırasında bazilikayı yaktıkları zamandan kaldığı rivayet olan erimiş sikkeleri görebilirsiniz. Aynı zamanda forumun içerisindeki küçük müzede (Antiquarium Forense) Basilica Aemilia’dan çıkarılan firizi görebilirsiniz.
Forumdaki anıtlar içerisinde en iyi korunmuş olan Septimus Severus’un Zafer Takı’dır. Takın mermer rölyef panolarında, imparatorun Parthia (bugünkü İran ve Irak) ve Arabistan’daki askeri zaferleri anlatılır.
Vesta Tapınağı Roma kentinin en kutsal mabedlerinden biridir. Ocak tanrıçasına adanmıştır. Vesta bakirelerinin canlı tutmakla yükümlü olduğu ocağın ateşinin sönmemesi devletin devamlılığını simgeliyor. Eğer ateş sönerse şehrin başına bir bela gelineceğinden korkulurdu. Hemen arkasında Vesta bakirelerinin evi bulunuyormuş.
Vesta Bakirelerinin hikayesi MÖ.8.yy’a kadar uzanır. Romulus ve Remus (Roma’yı kuran kardeşler), Vesta rahibesi Reha ile tanrı Mars’tan dünyaya gelmişlerdir.
Bunların dışında Constaninus Bazilikası’nın kalıntıları forumun öbür tarafındadır. Bazilikanın yapımı MÖ.308 yılında Maxentius tarafından başlatıldığı için Maxentius Bazilikası olarakta bilinir.
PALATINO
Aldığınız bilet ile hem Roma Forumu’nu hem de Palatino bölgesini gezebilirsiniz. Palatino eski Roma yerleşim merkezidir. İmparatorların ve aristokratların evleri bu bölgede bulunmaktadır.Beni en cezbeden Augustus’un evidir.
COLLESIUM
Komutan Vespasianus tarafından MS.72 -80 yılları arasında tamamlanan bir amfitiyatrodur. 50.000 ila 80.000 seyirci ağırlama kapasitesi vardır. Zamanında gladyatör dövüşleri, halk gösterileri, hayvan avcılığı, infazlar, meşhur savaşların yeniden canlandırılması gibi gösterilerin yapıldığı bir yerdi.
3.GÜN
Bugün Getto’dan Testaccio’ya yürüyoruz.
GETTO
Papa IV.Paul 1555 yılında, Yahudilerin Hristiyanlar arasında yaşamasını yanlış bulmuş ve bu Getto’yu kurmuştur. Papalık İtalya’nın birleşimi ile 1870 yılında gücünü kaybettiğinde Yahudiler yeniden tüm haklarını geri almışlardır. Bugün hala yaklaşık 14000 Yahudi bu bölgede yaşamaktadır. Aşağıdaki fotoğrafI Getto bölgesindeki bir Yahudi fırını olan Pasticceria Boccione’nin önünden çektim.
TEATRO DI MARCELLO
Antik Roma’nın en büyük ve en önemli tiyatrosunun yapımına Julius Sezar MÖ. 50 yılında başlıyor ve Sezar’ın suikastından sonra İmparator Augustus tamamlıyor. Yaklaşık MÖ. 13 yıllarında açılmıştır. Augustus tiyatroya ölmüş yeğeni Marcellus’un adını vermiştir. Bu tiyatronun bir önemi ise taş kemerli binanın kavisli cephesi Roma dünyasına yayılan tiyatro ve amfitiyatrolar için bir model olmuştur. 5.yy a kadar dramalar, komediler ve diğer performansları izlemek için 20.000 kapasiteli bu tiyatroyu insanlar doldurdu.
CUMHURİYET TAPINAKLARI
TEMPIO DI PORTUNUS ve TEMPIO DI ERCOLE
Bu iki tapınağında hala ayakta kalmasının yegane bir sebebi var, o da kiliseye çevrilmiş olmaları.
Dikdörtgen olan Tempio di Portunus, liman tanrısına adanmış olup MÖ.dördüncü ve ya üçüncü yüzyılda inşa edilmiştir. 9.yüzyılda kiliseye çevrilmiştir.
Hemen yanında yer alan daire şeklindeki Tempio di Ercole kahraman ve yarı tanrı Herkül’e adanmıştır olup Yunan mermerinden yapılmıştır. 12.yüzyılda kiliseye çevrilmiştir.
SANTA MARIA IN COSMEDIN & BOCCA DELLA VERITA
Cumhuriyet tapınaklarına arkanızı dönün, hemen karşınızdaki kilise Yunan Bizans topluluğu tarafından sekizinci yüzyılda yapılmıştır. Verandası Bocca della Verita’ya (Mouth of Truth) evsahipliği yapar. Bu antik Roma çeşmesinin yüzeyine bir nehir tanrısının başı oyulmuştur. Efsaneye göre yalancılar buraya elini sokarsa bir yılan tarafından sokulacaktır. Önündeyse metrelerce turistin sıraya girmiş olduğunu görür ve anlarsınız zaten. Sanırım herkes ben yalan söylüyor muyum diye kendini deniyor :)
CIRCO MASSIMO
Şu an ücretsiz halk konserlerinin yapıldığı bu alan; eskiden iki tekerlekli araba yarışları, vahşi hayvan dövüşleri, halka açık idamlar ve gladyatör dövüşlerine ev sahipliği yapmış. MS.ikinci yüzyılın başlarında 250.000 kişilik olan kapasitesi ile kolezyumun beş katı kadarmış. Sonra su baskınları sebebi ile çamurla kaplanmış ve sadece geriye boş bir alan kalmış. Bahsettiğim alan aşağıdaki fotoğrafta, hemen Terme di Carcalla'nın önündeki boş alandır.
TERME Dİ CARACALLA
Circo Massimo alanının hemen üstünde yer alan bu Antik Roma’nın en zengin kaplıca kompleksi MS.211 ile 216 yılları arasında yapılmıştır. İki simetrik spor salonu ve ortasında olimpik boyutlu yüzme havuzu varmış, kapasitesi 10.000 kişilik bir kompleksten bahsediyoruz ki ihtişamından da anlayabilirsiniz. Teatro Dell’Opera di Roma opera sezonunu burada sunmaktadır. Kalıntılarını yukarıdaki fotoğrafta görebilirsiniz.
AVENTINO
Roma’nın yedi tepesinden biridir Aventino. Terme di Caracalla’ya 10 dakikalık hafif bir yokuş yürüyüşü ile buraya mutlaka gelin derim. Gül bahçeleri, portakal ağaçlarını geçer geçmez şehri tepeden seyderebilirsiniz.
4.GÜN
BORGHESE GALLERY
Hemen unutmadan yazayım, hangi ay gidecek iseniz ondan önceki aylarda mutlaka biletinizi randevulu bir şekilde alın.
Papa V.Paul'ün yeğeni olan Scipione Borghese için inşa edilmiş olan villanın mimarı Van Santen'dir. 1613 yılında inşasına başlanmış olup iki yıl içerisinde tamamlanmıştır. Villanın içerisinde 4. yüzyıl mozaiklerinin yanında, Carravaggio ve Bernini gibi iki büyük sanatçının eserleri bulunuyor. Borghese Galerisi’nin tavanları neredeyse tamamen freskler ile kaplı olup, dünyanın dört köşesinden gelen mermerlerle donatılmıştır.
Bu genel bilgileden sonra demeliyim ki eğer Roma‘ya gidiyor iseniz sakın ama sakın Villa Borghese’yi es geçmeyin.
PIAZZA DEL POPOLO
Halk meydanı anlamına gelen adına uygun bir meydan. Çünkü ilk gün gittiğimiz zaman meydan itfaiyeciler ve onların araç ve gereçleri ile doluydu, çok kalabalıktı. İtfaiyeciler günü mü kutlanıyor acaba dedik. Tüm halk oradaydı. Birşey anlamadığımız için kalabalıktan etesi gün bir daha gittik.
Villa Borghese’den yürüyerek meydana vardık. Bizi Roma’ya kuzeyden gelenlerin şehre ilk girdikleri kapı ‘Porta del Popolo’ karşıladı. 1811-1822 yılları arası meşhur mimar Giuseppe Valadier bu meydanı yeniden tasarlamıştır. Meydanın tam ortasında Mısır’dan getirilmiş II.Ramses’in dikilitaşı vardır.
Sırtınızı kapıya verdiğiniz zaman hemen karşınızda ikiz kiliseleri göreceksiniz. SANTA Maria in Montesanto 1662 yılında yapılmış hemen solda, Santa Maria dedi Miracoli 1675 yılında yapılmış hemen sağda göreceksiniz. Hemen kiliselerin sağında ise Cafe Rosati’yi görürsünüz, biraz pahalı ama meydana karşı birşeyler yiyip içmek keyifli. Hatta ben bu yazıları şu anda oradan yazıyorum, sıcağı sıcağına… :)
5.GÜN
VATİKAN
Aslında Vatikan için ayrı bir yazı yazmak lazım. Vatikan Müzesi o kadar büyük o kadar büyük ki ve içerisinde o kadar fazla sanat ve tarihi eser barındırıyor ki gezmemiz tam altı saat sürdü ve layıkıyla gezebildik mi bilemiyorum.
Vikipedi‘den aynen alıntı yapıyorum:
Vatikan, resmî adıyla Vatikan Şehir Devleti, İtalya'nın Romaşehrinde bulunan, Hristiyanlık dininin Katolik mezhebinin yönetim merkezi olan bağımsız devlet. Ülkedeki yerleşik nüfus 1.000 civarındadır,fakat Vatikan turistik bir yer olduğundan ülkedeki kişi sayısı turistlerle birlikte artmaktadır. Çevresi yüksek duvarlarla kaplıdır ve kameralarla izlenmektedir. Vatikan, hem yüzölçümü hem de nüfus bakımından en küçük bağımsız ülkedir.
İtalya'nın tarihiyle hemen hemen aynı tarihe sahip olan dünya Katolik dininin merkezi kabul edilen 0.44 km karelik alana sahiptir. Pontificio ruhban sınıfı tarafından yönetilir. Devlet başkanı Papa'dır.
Vatikan müze haritasını adımı adımına takip ettik. İlk başlangıç Mısır bölümü ile başladık. Geçen ay Mısır’I gezmiştik, fakat bu kadar çok tarihi eseri biz Kahire Müzesi’nde görmedik desem inanın abartmış olmam. Bu durum insanı biraz da üzüyor. Çünkü Kahire’yi gezerken rehber bize hep şöyle demişti: ‘Mezarlar açıldığı zaman hep daha önce açıldığını ve içindekilerin çalındığı görüldü. Tek bozulmayan ve çalınmayan mezar çocuk firavun Tutankamun‘un. ‘ İşte burada, Vatikan’da daha fazla eser göreceksiniz, Kahire Müzesi’nde gördüğünüzden.
Asya topraklarından gelen yine tarihi eserler bölümüne geçiyorsunuz sonra. M.Ö. 9. ve 7.yy‘dan kalma eserler ile karşılaşıyorsunuz.
Barok Meydanı’na ulaşıyorsunuz ki buradaki eserlerin bulunduğu salon muhteşem güzellikte…
Ah o yerlerdeki mozaikler, tavan süslemeleri, freskler, duvar halıları, heykeller, resimler; ne güzeller.... İnanır mısınız, izlemekten bazı yerlerde fotoğraf çekmeyi unutmuşum.
Ve gelelim Sistina Şapeli, fotoğraf çekmek yasak. Gizli çektiğim fotoyu koyuyorum. 🤫
6.GÜN
Bugün serbest takıldık. Tüm turistlerin ilk gittiği yerlere en son gittik diyebiliriz.
İSPANYOL MERDİVENLERİ
Piazza di Spargna ile Piazza Trinita dei Monti arasında bulunan bu dik merdivenler 135 basamaktan oluşmaktadır. Mimar Francesco de Sanctis ve Alessandro Specchi tarafından tasarlanmış, 1723-1725 yılları arasında inşaa edilmiştir...
Sabahın 6:30 'da kalktım ve boşken merdivenleri görmek istedim.
FONTANA DI TREVI (AŞK ÇEŞMESİ)
Roma'nın en büyük barok çeşmesidir. Ortada Poseidon, solunda Demeter ve sağında Hygieia heykelleri vardır. Ziyaret edenler dilek dilemek için çeşmeye arkalarını dönüp, omuzları üzerinden para fırlatırlar. İtalyan mimar Nicola Salvi tarafından tasarlanmıştır.
Eveeeeet, günde 25000 adım, bol sanat eseri, müze, yemek, içmek... Harikaydı... Epeydir aklımda olan bir geziyi tamamlamış olmanın vermiş olduğu keyif... Ne diyeyim; sevgiyle kalın, ayağınızın tozu hiç eksilmesin...
Çok güzel ve detaylı bir yazı olmuş, Roma’ya gitmiş kadar oldum