Bu yazıyı Mısır'a gitmeye iki hafta kala kaleme almaya başladım. O kadar yüklü bir tarih var ki hiçbir şeyi kaçırmak istemiyorum. Buraya yazacaklarım hem kendime ufak ufak notlar olacak, hem de geziyi baştan sona kafamda canlandırmama yarayacak.
Dersime iyi çalışmak adına Netflix'de Sakkara'nın Sırları adlı belgeseli izledim. Size de gitmeden önce izlemenizi tavsiye ederim. Ayrıca DOST yayınlarının Mısır Gezi Rehberi’ni aldım ve çok faydalandım. Bu yazımda da bu kitaptan bol bol özet alıntı yaptığımı belirtmeliyim.
Antik Mısır, firavun dönemlerinden önce Aşağı Mısır ve Yukarı Mısır olarak ikiye ayrılıyor. İlk firavun yönetimi altında Aşağı Mısır ve Yukarı Mısır politik olarak birleştiriliyor ve bu birlik 3 bin yıl boyunca sürüyor. İlk firavun yönetimi M.Ö.3150 yılına dayanıyor. Firavunların egemenliğine son verilmesi ise Roma İmparatorluğu tarafından M.Ö.31 yalında gerçekleşiyor.
Şimdi burası Vikipedi abimizden, der ki:
Mısır Tarihi boyunca 190 Kral hüküm sürmüştür. 30 hanedanlı Mısır'ın tarihi, Eski Krallık Dönemi (MÖ 3100-MÖ 2150), Orta Krallık Dönemi (MÖ 2050 - MÖ 1650), Yeni Krallık Dönemi (MÖ 1570-MÖ 935) ve Geç Dönem (MÖ 935 - MS 343) olmak üzere 4 döneme ayrılır.
İşte benim merak ettiğim Mısır tarihi bu tarih, biraz macera, heyecan, kutsal hazine avcılığı; hem kim küçükken bir Indiana Jones olmak istemedi ki?
Mısır’da bizim bildiğimiz anlamda kazılar 1798 yılında Napolyon’un yürüttüğü keşifler ile başlamış. M.Ö. 1400 yılında bile, firavun IV. Tutmosis Gize’de kazılar yaptırmış. Antik Mısır her zaman merak edilmiş demek ki… İnsan, öylesi bir medeniyetten nasıl oluyor da günümüz Mısır’ına tersine bir devinim gerçekleşiyor, şaşırmadan edemiyor.
HİYEROGLİFLER; M.Ö. 3200 yılı gibi erken bir tarihte kullanılmaya başlanılan hiyeroglif, bilinen en eski yazı sistemlerinden biridir diyeceğim, çünkü Sümer çivi yazısı MÖ.3300 yıllarına dayanıyor. Hiyeroglif kelimesi ‘kazınmış kutsal harf’ anlamına geliyormuş. Unutulan Hiyeroglif yazısı 1799 yılında Napolyon’un ordusu tarafından bulunan Rosetta Taşı (M.Ö. 196-V.Ptolemaios rahiplerince yazılmış) ile yeniden anlaşılma şansı bulmuş, çünkü bu taşın üzerindeki metin üç yazıyla yazılmış, hiyeroglif, demotik ve Yunan. Bu sayede deşifre edilebilmiştir.📜 Bu taş bulunamasaydı demek ki biz hiyeroglifleri henüz çözememiştik.
GÜNÜMÜZ MISIR’I ve DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Gezi sırasında daha çok Antik Mısır ile ilgiliyiz tabii ki ama günümüz Mısır’ından da bahsetmeden geçmek olmaz..
Nüfusun yaklaşık %96’sı Nil Delta’sında yaşıyor. %90’ı müslüman. Çoğu yerde Kuran dinleniyor. Kadınlara başınızı örtmeseniz bile dikkat çekmemek adına pantolon ve uzun kollu gömlek giymenizi tavsiye ederim. Yanınıza şort da alın, otel veya gemide rahat edersiniz.
Mutlaka yanınıza bolca kolonya ve kağıt mendil alınız. Bildiğiniz tüm hijyen kurallarından uzakta yaşayacaksınız.
Bol bol 1,00 Usd alın yanınıza bahşiş için. 1,00 USD 30,00 Mısır Paundu yapıyor. En düşük verebileceğiniz bahşiş bu, kaldı ki bahşiş için pazarlığa mutlaka denk geleceksinizdir. Atlara da bahşiş istiyorlar bu arada, deveye binerseniz deveye :-) Mısır ekonomisi bahşişe dayalı bir ekonomi olabilir :-)
Eğer bir şey almayacak iseniz müze çıkışı pazarlardan geçerken başınız önde yürüyün, hiçbir satıcı ile göz göze gelmeyin. Gelir iseniz mutlak bir şeyler satın alırsınız. Müthiş bir bezdirme politikası var.
Hiçbir şey unutmayın, şampuan. krem vs vs. Düzgün bir alışveriş yerine denk gelemeyebilirsiniz.
Suyunuzu mutlaka kaldığınız otellerden alın, yol üstünde satmak isteyenlerden almayın.
İlla ben atıştırmayı severim diyorsanız, yanınızda birşeyler götürün mutlaka... Dediğim gibi içinize sinecek bir yer bulamayabilirsiniz.
Yemekleri idare ederdi, aç kalmadık, lezzet ve baharat açısından Türk mutfağına benziyor.
GEZİ PROGRAMIMIZ
Biz önden gidiş-dönüş İstanbul-Hurgada biletlerini alan dört arkadaşımıza sonradan dahil olduk. Sonra da madem Hurgada’ya gidiyoruz Piramitler’i de görelim demişler ve bir gezi programı yapmışlar, biz gruba bu aşamada dahil olduk. Bu gezi programını da Mısır’da bireysel gezemeyiz deyip Gazella Tur ile anlaştık. Bu sırada 20 kişilik bir ekip olduk...
Birinci gün : Hurgada’da tam gün serbest zaman
İkinci gün : Kahire’ye uçuş; Kaan El Khalili Bazar, Mısır Müzesi, Piramitler ve Sfenks
Üçüncü gün: Sabahtan Aswan’a uçuş ve Cruise gemisine transfer. Nil Nehri üzerindeki yolculuk başlıyor, yüksek baraj ve bitmemiş dikilitaşı ziyaret edeceğiz. Geceleme Aswan’da olacak.
Dördüncü gün: Abu Simbel ve Phile Tempel ziyareti, Kom Ombo Tapınağı. Geceleme Edfuda’da.
Beşinci gün: Faytonla Edfu Tapınağı ziyareti ve Luksor’a yolculuk
Altıncı gün: Luxor’da Batı Yakası ziyareti, Krallar Vadisi, Kraliçe Hatshpsut Tapınağı ve Memnon. Arkasından Luxor’da Doğu Yakası gezisi ve Karnak Tapınağı ziyareti akabinden gemiden ayrılış ve dört saatlik bir yolculukla Hurgada Havalimanına varış..
NEREDE KONAKLADIK
Hurgada’da Hotel Gravity Sahl Hasheesh
Kahire’de Hotel Helnan Dreamland
Aswan’dan Luxor’a Monte Carlo isimli Nil Cruise Gemisi
Önemli Not: Mutlaka ve mutlaka otel ve gemi beş yıldızlı olmalı. Mısır’da beş yıldızlı ile dört yıldızlı konaklama arasında çok fark var. Beş yıldızlı için bile bizim anladığımız anlamda beş yıldızlı diyemeyiz. Dört yıldızlı da hiç yıldız yok diyebiliriz :)
NERELERDE YEDİK
Genelde otelde ve gemide yedik. Dışarıda yediklerimizi sizinle paylaşmak istiyorum.
Kahire'de Aboushakra Restaurant, burası tam piramitlerin ve sfenksin karşısında. Yemekler temiz ve lezzetli idi. Üst kata çıkarsanız Piramitler ve Sfenks manzarası eşliğinde yemeğiniz yiyebilirsiniz. Sütlacı tavsiye ederim.
NE KADAR HARCADIK
Uçak hariç 965,00 USD. Neler mi dahil ?
3 gece tam pansiyon beş yıldızlı otellerde konaklama
3 gece Cruise gemide tam pansiyon konaklama
İç hat uçak biletleri (Hurgada-Kahire / Kahire -Aswan)
İngilizce konuşan rehber eşliğinde tüm geziler
Programdaki tüm müze ve turistik yerlere giriş
50,00 usd kadar da bahşişlere harcamışızdır.
EN ÇOK ŞAŞIRDIKLARIM
İşin magazin kısmı şu ki; VII.Kleopatra, Julius Caesar’dan bir, Marcus Antonius’la 11 yıllık beraberliğinden de üç çocuğu olan, yani meşhur Kleopatra aslen Mısırlı değilmiş… Eğitimli bir Makedonyalıymış. Şaşırdım! 😅
1.GÜN
HURGADA
Hurgada için ne diyebilirim, eğer otelden çıkmadan tatil yapmak istiyor iseniz Hurgada’yı seçebilirsiniz, çünkü üç kişilik bir aile her şey dahil 10.000 TL ye bir hafta konaklayabilirsiniz. Ama beş yıldızlı otelde kalıyorum demeyin, buranın beş yıldızlı oteli bizim üç yıldızlı otel anlayışımız.
Hurgada için hiç açıp bir kaynağa bakmadım, o kadar belli ki sonradan oluşturulduğu. Deniz, deniz önü oteller, otellerin arkası çöl. Oteller kıyı şeridi boyunca devam ediyor, yenilerinin yapımı da bir yandan devam ediyor bu arada. Yalnız çok ama çok müthiş olan bir deneyim var sakın kaçırmayın. Mutlaka panoramik dalış teknelerinin turlarına katılın. Yaklaşık üç saat kadar sürüyor. Teknelerin alt katı olduğu gibi cam pencerelerden oluşuyor ve siz renk renk balıkları ve rengarenk resifleri izleyebiliyorsunuz. Bu arada bir dalgıç fotoğraf makinesi ile sizi denizden balıklarla çekiyor. İstiyor iseniz şinorkel ile yüzebilir ya da dalış yapabilirsiniz. Çok keyifli idi.
2.GÜN
KAHİRE
Kahire’nin kaosu insanı şaşırtıyor. Bu derece bir kaos ve fakirlik ile karşılaşacağınızı düşünmüyorsunuz, gafil avlıyor biraz. Sanki bu ülkede her şey ama her şey tesadüfi yaşanıyor gibi. Müthiş ötesi bir trafik, maalesef ki müthiş ötesi bir sefalet, üzülmemek elde değil.
Piramitlerin dibine kadar anlam veremediğim bir bina kirliliği, binaların inşaatı mı yarım kalmış yoksa terk mi edilmişler anlam veremiyorsunuz. Terk edilmiş gözüküyorlar.
Neyse her şeye rağmen gelinir ve görülür.
P i r a m i t l e r
Efendim Üç Piramitimiz var. Her bir piramit mezarın sahibi kralın adı ile anılıyor.
Büyük Piramit de denilen Keops Piramiti, 2.5 ton hatta tabanının da 15 tona yaklaşan blok taşlar kullanılmış. Bugün hala bunca taşlar nasıl olurda bu şekilde taşınır ve inşa edilir görünce insan şaşırıyor. Bir tek bu Piramitin içine girmene izin veriyorlar ama sadece tünel ve bir odasını görebiliyorsunuz. Tavsiyem isterseniz girin ama Kahire Müzesi’ne ayıracağınız vakit çok daha kıymetli. Bir de Büyük Piramit’in hemen yanında üç tane küçük piramit var ki bunlar Kraliçe Piramitleri olarak anılıyor. Bu arada bu Büyük Piramit’in sahibi Keops’un tek heykeli Kahire Müzesi’nde göreceğiniz 7,5 cm fildişi figürdür.
İkinci piramit ise Keops’un oğlu Kefren’e ait Kefren Piramiti. Büyük Piramitten tabanı 15 metre daha kısa iken yüksekliği arasındaki fark sadece 3 metredir. Fakat, bir tek bu piramittin üst kısmında beyaz kireç taşı katmanı sağlam kalmıştır.
Üçüncü Piramitimiz ise Kefren’in oğlu Mikerinos’a ait Mikerinos Piramiti. Taban alanı her iki piramitin dörtte birinden küçüktür. 19. yüzyıl başlarında keşfedilen güzel süslemelere ait lahit gemi ile British Museum’a götürülürken gemi batmış ve lahit kaybolmuştur maalesef.
S f e n k s
Kefren Piramit’inin yanında nöbet tutan heykel, Eski Mısır’ın en eski anıtsal heykelidir. MÖ 2500 li yıllarda yapıldığı düşünülüyor. 20 metre yüksekliğindedir. Sfenksin krallık simgesi takma sakalı düşmüş ve düştüğü yerden bulunarak British Museum’a götürülmüştür.
Kahire Müzesi (Mısır Müzesi)
1863 yılında Fransız Arkeolog Auguste Mariette tarafından kurulmuştur. Antik Mısır’a ait 120.000 den fazla parça sergileniyor. İki katlı çokta büyük olmayan bir müze. Giriş kat, kronolojik sıraya göre yerleştirilmiş. İkinci katın büyük çoğunluğu ise Tutankhamun galerisi. Tutankhamun çocuk firavun. Diğer firavunlara nazaran çok gösterişli bir mezarı ve hazinesi mevcut. Kafatasının arkasında bulunan eziklikten dolayı kafasına sert bir cisim vurularak öldürüldüğü düşünülüyor.
Bu müzeye iyi bir vakit ayırın, çok güzel, etkileyici bir müze…
Parfümün Dansı
Hadi bakalım parfümü Fransızlar buldu diyeceksiniz ama Mısırlılar güneş tanrıları Ra için güneşin doğuşundan batışına kadar kokulu otlar yakarlardı. Ölülerini ise kokulu yağlar ile yağlarlardı. Gittiğimiz parfüm dükkanı hiç de Fransa’daki gibi Şanzelize mağazalarına benzemiyordu. Varoşların ortasında bir dükkana soktu bizi rehber. Dükkan sahibi parfümü Fransızlar bizden öğrendi dedi ve turnayı gözünden vurdu. Güzel bir satış yaptı bizim ekibe….
3.GÜN
ASSUAN
Assuan Yüksek Barajı
1960 ila 1971 yılları arasında, Sovyetler Birliği’nin ekonomik ve teknik desteğiyle, Cemal Abdunnasır öncülüğünde Mısır hükümeti tarafından hayata geçirilmiştir. Bu barajın hikayesi beni çok etkiledi, onun için sizlerle de paylaşmak istiyorum.
1952 yılında Kral Faruk’a karşı düzenlenen askeri darbeyle işbaşına gelen Cemal Abdunnasır, Mısır’ın ekonomik krizden çıkışının bir yolu olarak bu Barajı düşünüyor ve kredi arayışına çıkıyor. Öncelikle darbe sırasında yakın yardımını gördüğü big brother ABD’ye başvuruyor ve ABD krediyi vereceğini Kahire’ye bildiriyor. Fakat şark kurnazlığı mı desek yoksa ABD ye tamamen muhtaç olmamak için mi bilemedim, seçenekleri çoğaltmak için diyelim artık, aynı zamanda da Sovyetler Birliği ile de temasa geçti. Bunun üzerine ABD krediyi geri çekiyor. Bir hafta sonra ise Abdunnasır Süveyş Kanalı’nın millileştirilmesine karar vererek, yüzünü tamamen Moskova’ya dönüyor. Mısır 20 yıl kadar Sovyet yörüngesinde dönüyor diyelim. Şimdi beni etkileyen kısım şu ki eğer Abdunnasır uslu dursa idi ve krediyi Amerika’dan alsaydı, Kahire ile İsrail ilişkileri daha farklı bir düzlemde seyredebilirdi ve belki de Altı Gün Savaşı diye bir savaş hiç olmazdı. Biraz araştırıp okuyunca bu detay benim çok ilgimi çekti.
Sonuç olarak Assuan Yüksek Barajı 111 metre yüksekliğinde, kret uzunluğu 3830 metre olan dev bir baraj oldu. Nasır Gölü ise o dönemde insan eli ile yapılan en büyük göl olarak kayıtlara geçmiştir. Nil’in sularının kesilmesi ile oluşan Nasır Gölü toplam uzunluğu 480 km’dir. Bunun 320 km kısmı Mısır’da, 160 km kısmı ise Sudan’dadır.
Bu baraj yüzünden birçok tarihi eser su altında kalma tehlikesi ile karşı karşıya gelmiş ve Unesco’nun çok ama çok büyük yardımları ile birçok tarihi kalıntı farklı yerlere taşınmıştır.
Philai Tapınağı
MÖ 780 yılında Ptolemy II.Philadelphus tarafından inşa edilmiştir. Klasik Mısır mimarisindeki son tapınaktır.
Antik Mısır’da her bir şehrin bir tanrı ya da tanrıçası var. Isis ise Assuan şehrinin tanrıçası. Tabiat ve büyünün koruyucusu kabul edilen yeryüzü ve yağmur tanrıçası Isis, Horus’un annesi Osiris’in ise eşidir.
Philai Tapınağı’da Assuan Yüksek Barajı’nın yapılması ile Agilika Adası’na taşınmıştır. Agilika Adası, Philai Adası’nın dikkatli bir taklidi olarak planlanmıştır.
Philai Tapınağı Greko-Romen tarzında inşa edilmiştir. Bir ara Pagan Roma’lıların azabından kaçmak için Hıristiyanlar tarafından gizli gizli kilise niyetiyle kullanılmıştır. Duvarlarına sonradan kazınan haç işaretlerini görebiliyorsunuz.
BUGÜN ITİBARI İLE NİL NEHRİ ÜZERİNDE YOLCULUĞUMUZ BAŞLIYOR, MONTE CARLO GEMİSİNE GİRİŞ YAPILMIŞTIR.
4.GÜN
Sabah 4:15’te lobide buluştuk. Artık alışkanlık haline geldi :). Yaklaşık beş saat süren bir otobüs yolculuğun arkasından Abu Simbel Tapınağı’na vardık. Assuan’ın yaklaşık 280 km kadar güneyinde yer alıyor. Tapınakları görünce yaptığınız tüm yolculuğa değiyor inanın.
Abu Simbel Tapınağı
Daha önce bahsetmiştim, Nasır Gölü birçok tarihi eser sular altında kaldığı için Unesco aracılığı ile taşınan tarihi kalıntılardan birisi de Abu Simbel Tapınağı. Yekpare bir kaya kütlesine oyulmuş olan tapınak MÖ. 13.yüzyılda II.Ramses’in onuruna yapılmıştır. 33 metre yüksekliğe sahip ön cephede dört adet II.Ramses heykeli sizi karşılıyor. İçeride şu güne kadar kaydedilmiş-bulunmuş en eski uluslararası antlaşma Kadeş Antlaşmasının savaşının rölyeflerini de görebilirsiniz.
En dipte yer alan iç mabette II. Ramses, Amon-Ra, Ptah ve Ra-Horakti ile birlikte oturmaktadır. Gün ışığı yılda iki gün bir zamanlar altın kaplı olan II.Ramses’in başına ulaşır. Bu olay II.Ramses’in doğumgünü 22 Ekim ve tahta çıkış tarihi olan 22 Şubat’ta gerçekleşiyor.
Hathor Tapınağı
Tanrıça Hathor’a adanmış olan bu tapınak, II.Ramses tarafından gözde eşi Nefertari onuruna yaptırılmıştır. Ön cephesinde tanrıça Hathor biçimli Neftari ve II.Ramses heykelleri yer alır.
Kom Ombo Tapınağı
Abu Simbel ve Hathor Tapınaklarından sonra yine beş saatlik bir otobüs yolculuğu ile gemimize vardık. Yaklaşık üç saat kadar Nil üzerinde yol aldıktan sonra hemen Nil Nehri’nin kıyısındaki Kom Ombo kasabasında yer alan MÖ.2.yy’da Ptolemaios Hanedanı döneminde yapılan tapınağa vardık. Tapınağın iki giriş kapısı var, neden derseniz söyleyeyim: iki ayrı tanrıya adandığı için. Biri timsah tanrı Sobek’e, öbür yanı ise şahin tanrı Haroeris’e (Büyük Horus) adanmıştır. Nil Nehri taşkınlıklarından dolayı zaman içerisinde bayağı tahribata uğramış.
Bu arada bu tapınakta Mısır’ın ilk takvimi olan ay takviminin rölyeflerini görebilirsiniz, yaklaşık 5000 yıl öncesine ait ay takvimi 29-30 gün ve 12 aydan oluşuyor. Günümüz takvimine çok yakın.
Bir de yine rölyeflerinde kullanılan tıp malzemelerini, ameliyat malzemelerini görebilirsiniz. En çok kuyruk tapınağın bu kısmında…
İşte size bir NİLÖLÇER:
Nil'in taşıp taşmayacağı, Nil'in su seviyesine göre o senenin ne kadar bereketli olacağı ile ilgili de bu tünele bakılarak ne kadar vergi alınacağını belirlerlermiş. Vergi-ölçer de diyebiliriz.
Çıkışta timsah müzesi var. Bu müzede mumyalanmış timsahları görebilirsiniz, girmeden çıkmayın derim. Oldukça etkileyici. Altta sağdaki fotoğrafta mumyalanmış bir timsah yumurtası görüyorsunuz.
5.GÜN
L U K S O R
Edfu Tapınağı
Sabahın 6’sında lobide buluştuk ve at arabaları ile tapınağa gittik.
Nil’in hemen kıyısında Luksor ile Assuan arasında kalan Edfu şehrindedir. Efsaneye göre Şahin Tanrı Horus’un babası Osiris’i öldüren amcası Seth ile kıyasıya dövüştüğü yer olduğundan Mısırlılar için önemli bir mabettir. Şahin tanrısı Horus’a adanmıştır. MÖ. 237 yılında yapımına başlanmış olan tapınak Ptolemaios dönemine aittir. Toplam 25 yılda tamamlanmıştır. Granitten oluşan iki adet kuş heykeli kapının iki tarafını süslemektedir.
Luksor çarşı-pazar
Sabah Edfu Tapınağı’ndan döndükten sonra gemide geç bir öğlen yemeği yedik ve saat 17:00’e kadar dinlenme molası verildi… Sonra rehberimiz bize at arabası ile Luksor’u şöyle bir dolaşma teklifi yaptı…
At arabamızı kullanan 8 yaşındaki Muhammed ve 6 yaşındaki kardeşi Ali’ye güvenip nasıl bindik bilmiyorum ama insanoğlu çok çabuk adapte olabiliyor.
Luksor Tapınağı, Luksor Müzesi, Kral Faruk’un Kış Sarayı, bunları hep dışarıdan gördük. Ama girdiğimiz çarşı yanında bu gördüklerimiz neydi ki, anlatılmaz yaşanır. İşte videosu:
6.GÜN
LUKSOR - TEB
Hırsızlardan korunmak amaçlı tepelere oyulan mezarlıklar üç bölümden oluşuyor.
Krallar Vadisi
Kraliçeler Vadisi
Soyluların Mezarları
Biz sadece Krallar Vadisini gezebildik.
TEB: Krallar Vadisi
Çölün içinde, gözlerden uzak, kireçtaşından oluşan TEB tepelerinde bulunan Krallar Vadisi: Firavunlar MÖ.1500 yılından sonra mezarlarını hırsızlardan koruyabilmek için bu kayalara kazdırmışlar.
Çok etkileyici idi. Renklerin hala bu kadar canlı kalabilmesi insanı hayrete düşürüyor.
Kapıdan Aldığımız biletler ile sadece üç mezar gezebiliyorduk. Olduğu gibi bulunan tek mezarlık olan Tutankhamon’un mezarı da bu vadide yer alıyor.
Biz IV.Ramses, Merenptah ve IX.Ramses mezarlıklarını gezdik.
IV.RAMSES MEZARLIĞI
MERENPTAH MEZARLIĞI
IX.RAMSES MEZARLIĞI
Hatşepsut Tapınağı
Tapınaktan önce biraz Hatşepsut’dan bahsetmek isterim. Antik Mısır’da 18.Hanedan döneminde hüküm sürmüş bir kadın firavun. MÖ.1503 - MÖ.1445 yılların arasında tek başına ülkesini yönetmiş ilk gerçek kadın yöneticidir. Erkek kardeşi II.Thutmose’nin annesi yarı asil olmasından dolayı ile evlendirilmiş ve bir kız çocuğu olmuştur. Baba bir, anne ayrı kardeşi diyelim. Fakat, II.Thutmose taht için bir erkek evlada sahip olması gerekiyordu. Haremindeki bir kadından bir erkek çocuğu oldu; III.Thutmose. II.Thutmose beklenenden erken ölünce, oğlu III.Thutmose çocuktu henüz. Bu nedenle üvey annesi Hatşepsut, genç kral büyüyene kadar ülkeyi 30 yıl kendisi yönetmiştir. Bu dönemde Mısır refaha kavuşmuştur, hiç savaşılmamıştır. Kraliçe olduktan sonra bir kral gibi giyinmiş, törenlerde takma sakal kullanmış (bir firavun geleceğidir), her bir firavun gibi beş isim almıştır.
Hatşepsut onuruna yapılan mezar tapınak, kısmen kayalara oyulmuştur ve çölün ortasında nefes kesici bir görünüm sunuyor. Hatşepsut sağlığında Somali’ye yolculuk yapmış ve bu yolculuktan çok farklı hayvanlar ve bitkiler getirmiştir. Mezarında da yaptığı bu yolculukla ilgili rölyefler vardır.
Heykellerinin çoğu, üvey oğlu III.Thutmose tarafından tahrip edilmiştir.
Karnak Tapınakları
Karnak bizim artık yolculuğumuzun son durağı. Karnak tapınakları, bir değil birden çok tapınaktan oluşmaktadır. Totalde 1300 yıllık bir zaman diliminde yapılmış olan bu sit alanı 400 dönümlük bir alana yayılmıştır. Bir çok tapınak, papel, anıtsal kapı ve dikilitaş bulunur.
Hatta ve hatta Sultanahmet’teki Dikilitaş bu tapınaktan gelmektedir. Dikilitaşlardan biri Roma’da biri de Amerika’dadır. Tapınakta sadece bir dikilitaş kalmıştır.
Her gelen firavun ilaveler yapmış, eğer ömrü yetmedi ise yaptığı ilave yarım bırakılmıştır. Bu sebepten dolayıdır ki girişteki anıt yarım kalmıştır.
Honda ve Opet Tapınakları; Amon ile Mut’un oğluna adanmış. Yakınında Osiris’in annesi Opet’e adanmış daha küçük bir tapınak vardır. Mut Mabedi, Amon’un karışı Mut’a adanmıştır. Kutsal bir göl vardır ki bu gölün kenarındaki kafeye mutlaka gidin, tek temiz ve alışık olduğumuz tarzdaki Kafe olarak ben bu Kafeye denk geldim. Hatta kasadaki kız bize Türkçe okumuş olduğu bir şarkının klibini seyrettirdi. İlerde ünlü olursa diye fotoğraf çektirdik :)
NİL’DE SEYİR
Eğer Mısır’a gelecek iseniz ve bizim gibi Mısır’ı kapsayan bir gezi planlıyor iseniz kesinlikle gemide seyahati tavsiye ederim. Zaten Mısır’a yalnız başınıza gelmeyi tavsiye etmem. Mutlaka bir tur ile gelinmesini tavsiye ederim, çünkü rehber sizin için her şeyi hazırlıyor. Gemi ile yolculuk ise daha çok dinlenmenizi sağlıyor. Ayrıca Nil Nehri üzerinde seyir almak ise çok keyifli… Sandalla satış yapan satıcılar sandallarını gemiye bağlıyorlar ve aşağıdan yukarıya büyük bir başarı ve zarafet ile ürünlerini fırlatıyorlar ve tam isabet… işte videosu:
Bu videoyu Edfu tapınağını ziyaret ettikten sonra üç saate yakın geminin terasında vakit geçirirken çektim. Gemi ile yolculuk inanılmaz hoş. Seyahatin en dinlendirici, rahatlatıcı vakitlerini geminin terasında geçirdim. Nil nehrini seyrederken, kenarı boyunca yayılan yeşillikler, ama uzaklara baktığında çöl tepelerinin görüntüsü, hele de güneş burada bir başka doğuyor ve batıyor.
Gezimizi beraberce geçirdiğimiz seyahat arkadaşlarımızla toplu bir fotoğraf ekleyerek son noktayı koyuyorum. Sevgiyle kalın...
Çok güzel bir yazı olmuş, insanın Mısır'a gidesi geliyor. Elinize sağlık...